Gecenin sehere yakın saatlerinde pencereden içeriye sızan uğultuyla uyanmıştı elleri kınalı gelin. Bu uğultu onu kıvrıldığı kanepeden korku dolu gözlerle uyandırmıştı. Ellerini göz…

Gecenin sehere yakın saatlerinde pencereden içeriye sızan uğultuyla uyanmıştı elleri kınalı gelin. Bu uğultu onu kıvrıldığı kanepeden korku dolu gözlerle uyandırmıştı. Ellerini gözlerine götürdü ovuşturmak için ve sonra nasıl bir hızla kuzucuklarının odasına gittiğini o bile fark etmemişti. Kış erken gelmişti bu sene sanki. Biri kundakta diğeri ondan birkaç yaş büyük iki melek simanın alınlarına kondurduğu öpücüklerin ardından annesinin el emeği göz nuru yorganı başlarına kadar çekti. Sırtı taş duvara yüzü yavrularına dönük yavaş yavaş uzaklaştı odadan. Usulca kapattı kapıyı. Dama çıktı ve ay ışığında düşünmeye başladı. Biri kız bir erkek iki çocuğu Allah ona emanet etmişti. Kendisinin yaşı da henüz çok büyük değildi. Evet yirmi yaşını doldurmuş muydu, yeni mi girmişti pek emin değildi. Hep kafası karışırdı bu hesapta. Olsun çok da önemli değildi. Başındaki beyaz yazması, elindeki geçenlerde yaktığı kınası ne de çok yakışıyordu ona. Ve iki nur topu yavrusu. Bir kız bir erkek çocuğu olmasını ne çok istemişti sahi. Allah nasip etmişti şükür. Ama bu uğultu kulakları sağır edecek gibiydi ve ne de çok korkutmuştu onu. Çocukların yattığı odaya tekrar gitti, usulca kapıyı araladı, meleklerine baktı, baktı ve kapıyı tekrar usulca kapatıp dama çıktı.
Evet korkuyordu, çünkü bu uğultu sadece kara kıştan değil, düşman postallarının pis ayak kokularını da alıp getiriyordu sıcak yuvalarına. Evet korkuyordu çünkü ya o pis çamurlu iğrenç postallar bu gül kokulu evin kapısına dayanırsa ne yapardı. Düşündü, düşündü sonra dedi ki kendi kendine “Allah var gam yok!”
Aslında küçük gelinin korkusu korkaklık falan değildi. Alimallah tüfek kullanmayı da ata binmeyi de daha üç beş yaşlarında öğrenmişti. Cesur ve gözü pekti, köyün tüm delikanlıları ona adeta hayrandı. Onun korkusu kalleşliktendi, ya yavrularına, ya gül gibi vatanına sinsice bir şey yaparlarsa, diye idi. Yoksa mert olsalar, dizerdi hepsini kışlık biber gibi ipe.
Edebi Alem
Her anne çocuğuna güvenilir bir gelecek hazırlamak ister. Huzur dolu bir ortamda yetişsin, ayağına taş değmesin ister, s…
Edebi Alem
2020 yapımı, yönetmen Chloé Mazlo'nun imzasını taşıyan Fransız-Lübnan ortak yapımı bir filmdir. 1950'lerin Lübnan'ında g…
Edebi Alem
Sanat, insanın duygu ve düşüncelerini estetik bir zeminde ifade etme biçimlerinden biridir. Yazımızda bu estetiksel ifad…